Neler yeni

Welcome to Cidar - Hak Yolunda... Hak üzere...

Forumumuza hoş geldiniz, burada birçok faydalı içerik ve aktif bir topluluk sizi bekliyor, ancak tüm özelliklerden yararlanabilmek ve paylaşımlara katılabilmek için kayıt olmanız gerekmektedir.

Müzemmil Suresi Tefsiri

Admin

Yönetici
Katılım
19 Şub 2025
Mesajlar
180
Tepkime puanı
0
Puanları
16
1- يَا أَيُّهَا الْمُزَّمِّلُ “Ey örtüye bürünen!”

Ayette hitap edilen, Hz. Peygamberdir.

Rivayete göre, Hz. Peygamber, ilk vahiyde gördüklerinden dolayı kendisini bir titreme sarmış, bir örtüye bürünmüştü.

Hz. Peygambere “ey örtüye bürünen” denilmesi, geceyi tümüyle uykuda geçirmemesini bir hatırlatma da olabilir.[1>

Bir rivayete göre ise, Hz. Peygamber gece ibadetinde idi. Hz. Aişenin üzerine serilmiş bir örtünün bir kısmına bürünmüş vaziyette iken ayet nazil oldu. Bu rivayete göre “ey örtüye bürünen” ifadesi, bir iltifat ifade eder.

Veya bundan murat “ey nübüvvet yükünü yüklenen zât” manası da olabilir.



2- قُمِ اللَّيْلَ إِلَّا قَلِيلًا “Birazı hariç olmak üzere, geceleyin kalk.”

Ayet, gece ibadetine bir emir olabileceği gibi, “gece ibadetine devam et” manasını da ifade edebilir.



3- نِصْفَهُ أَوِ انقُصْ مِنْهُ قَلِيلًا “Yarısında kalk, yahut yarısından biraz eksilt.”



4- أَوْ زِدْ عَلَيْهِ “Veya bunu artır.”

وَرَتِّلِ الْقُرْآنَ تَرْتِيلًا “Kur’ânı tertil ile oku.”

Kur’anı acele etmeden ve dinleyenin tane tane sayabileceği şekilde oku.



5- إِنَّا سَنُلْقِي عَلَيْكَ قَوْلًا ثَقِيلًا “Doğrusu biz sana ağır bir söz ilka edeceğiz.”

Ağır söz”den murat Kur’andır.

Çünkü o, içindeki ağır mükellefiyetlerle mükelleflere ve özellikle de Hz. Peygambere ağır bir sözdür. Zira Hz. Peygamber hem bunları yüklenecek, hem de ümmetine yüklenmeleri için tebliğ edecektir.

Bu cümle, Hz. Peygambere gece ibadetini kolaylaştıran bir ara cümledir. Cümlede, inecek hükümlerin insan tabiatına zor geleceğine ve nefsin isteklerine muhalif olacağına bir delâlet vardır.

Ağır söz”den murat,

-Lafzının güzelliği,

-Manasının metaneti dolayısıyla Kur’anın sağlamlığı da olabilir.

-Veya bundan murat şudur: Kur’an, kendisi hakkında düşünen kimseye ağırdır. Çünkü onu anlamak için iç dünyasını safileştirmeye ve nazarını tümüyle ona yöneltmeye muhtaçtır.

-Veya Kur’an, amellerin tartılacağı mizanda ağır bir kelâmdır.

-Veya Kur’an, kâfirlere ve facirlere ağır gelir.

-Veya, şu rivayette görüldüğü üzere, onu vahiy olarak almak ağır bir olaydır: Hz. Aişe şöyle der: Soğuk bir günde Hz. Peygambere vahiy gelmişti. Vahiy bittiğinde, Hz. Peygamberin alnı ter içinde kalmıştı.

Buna göre değerlendirildiğinde, bu ayet gece ibadetinin illetini beyan eder. Çünkü gece ibadeti, bu ağırlığı giderecek şekilde nefsi buna hazırlar.



6- إِنَّ نَاشِئَةَ اللَّيْلِ هِيَ أَشَدُّ وَطْءًا وَأَقْوَمُ قِيلًا “Şüphesiz gece ibadetinin etkisi daha fazladır ve (bu ibadetteki) sözler (Kur’an ve dua okuyuşlar) ise daha düzgün ve açıktır.”

Çünkü gece ibadetinde daha ziyade bir hudu ve ihlâs bulunur. Kalp daha huzur içinde olur, her taraf daha sessizdir.



7- إِنَّ لَكَ فِي اَلنَّهَارِ سَبْحًا طَوِيلًا “Çünkü gündüz senin için uzun bir meşguliyet vardır.”

Gündüz Senin için yoğun bir meşguliyet olduğundan, gece ibadetini sakın ihmal etme. Çünkü, Hakka münacatta bulunmak, başka meşguliyetlerden sıyrılmayı gerektirir.



8- وَاذْكُرِ اسْمَ رَبِّكَ “Rabbinin ismini zikret.”Gece-gündüz O’nun zikrine devam et.

Allahın zikri

-“Sübhanallah, Lailahe illallah, Elhamdülillah, Allahu Ekber” gibi cümleleri söylemeyi,

-Namaz kılmayı,

-Kur’an okumayı,

-Ve ilimle meşgul olmayı içine alan bir genişliğe sahiptir.

وَتَبَتَّلْ إِلَيْهِ تَبْتِيلًا “Ve bütün benliğinle O’na yönel.”

İbadette sırf O’na yönel ve nefsini masivadan (Allah dışında her şeyden) tecrid et.



9- رَبُّ الْمَشْرِقِ وَالْمَغْرِبِ “O, doğunun ve batının Rabbidir.”

لَا إِلَهَ إِلَّا هُوَ “Ondan başka ilah yoktur.”

فَاتَّخِذْهُ وَكِيلًا “O halde yalnız O’nu vekil tut.”

Madem O’ndan başka ilah yok, Sen de bütün işlerinde O’na tevekkül et.



10- وَاصْبِرْ عَلَى مَا يَقُولُونَ “Onların söylediklerine sabret.”

Onların hurafeler şeklinde söylediklerine karşı sabret.

وَاهْجُرْهُمْ هَجْرًا جَمِيلًا “Ve onlardan güzellikle ayrıl.”

Onlardan güzelce ayrıl ve kendilerine karşı mudarâda bulun, durumu idare et. Onlarla cedele girişme. Onları Allaha havale et. Çünkü Allah, onlara karşı sana kâfidir.



11- وَذَرْنِي وَالْمُكَذِّبِينَ أُولِي النَّعْمَةِ “Nimet içinde yüzen o tekzip edenleri bana bırak.”

Nimet içinde yüzen Seni yalanlayanları bana bırak. Onları cezalandırma hususunda ben sana ihtiyaç bırakmam, kendim onları cezalandırırım.

Ayette bahsedilen kişilerden murat, Kureyşin önderleridir.

وَمَهِّلْهُمْ قَلِيلًا “Ve onlara biraz mühlet ver.”



12- إِنَّ لَدَيْنَا أَنكَالًا وَجَحِيمًا “Çünkü bizim yanımızda (kâfirler için) bu kağılar ve yakıcı bir ateş vardır.”



13- وَطَعَامًا ذَا غُصَّةٍ وَعَذَابًا أَلِيمًا “Boğaza takılıp kalan bir yiyecek ve elîm bir azap vardır.”

Boğaza takılıp kalan yiyecek”ten murat, dari’ ve zakkum gibi yiyeceklerdir.[2> “Elim bir azap” ise, künhünü ancak Allahın bileceği başka tür bir azaptır.

Ayette dört çeşit azap nazara verildi:

-Boyunduruk,

-Yakıcı bir ateş,

-Boğaza takılıp kalan bir yiyecek

-Ve elîm bir azap.

Bu dört çeşit azap, hem ceset, hem de ruhlar için müşterek olabilir.

Şöyle ki:

Şehevî şeylere kendini kaptıran asi nefisler, bunlara muhabbetle kayıtlı olurlar ve hep bunlara alaka duyarlar. Bunlardan sıyrılıp da mücerredat âlemine (yani aklî ve manevî şeylere) yönelemezler.

Bunlardan ayrı olmanın ateşiyle yanarlar.

Ayrılık kederiyle bir şey hazmedemezler.

Mukaddes nurların tecellisinden mahrum kalma azabıyla azap görürler. İşte bu yüzden ayette nazara verilen azap, “Allaha kavuşmak nimetinden mahrum kalmak” şeklinde tefsir edilmiştir.



14- يَوْمَ تَرْجُفُ الْأَرْضُ وَالْجِبَالُ “O gün yer ve dağlar sarsılacak.”

وَكَانَتِ الْجِبَالُ كَثِيبًا مَّهِيلًا “Ve dağlar erimiş bir kum yığınına dönecek.”



15- إِنَّا أَرْسَلْنَا إِلَيْكُمْ رَسُولًا شَاهِدًا عَلَيْكُمْ “Şüphesiz biz size, şahitlik edecek bir rasûl gönderdik.”Ey Mekke ahalisi!

Biz size icabet ettiğinize veya kaçındığınıza kıyamet günü şahitlik yapacak bir elçi gönderdik.

كَمَا أَرْسَلْنَا إِلَى فِرْعَوْنَ رَسُولًا “Nitekim, Firavun’a da bir rasûl göndermiştik.”

Rasûl’den murat Hz. Musadır. Ayette ismen belirtilmemesi, asıl maksadın O’nunla alakalı olmamasındandır.



16- فَعَصَى فِرْعَوْنُ الرَّسُولَ “Ama Firavun o rasûle isyan etti.”

فَأَخَذْنَاهُ أَخْذًا وَبِيلًا “Biz de onu ağır ve çetin bir şekilde yakaladık.”



17- فَكَيْفَ تَتَّقُونَ إِن كَفَرْتُمْ يَوْمًا يَجْعَلُ الْوِلْدَانَ شِيبًا “O halde, inkâr ederseniz, çocukları ak saçlı ihtiyarlara çevirecek olan bir günden nasıl korunursunuz?”

Ayetin üslûbu, faraziye veya temsil üslûbuna göredir. Bunun aslı, gam ve kederin kuvveti zayıflatması ve yaşlılığı süratlendirmesidir.



18- السَّمَاء مُنفَطِرٌ بِهِ “O günün dehşetinden gök yarılır.”

كَانَ وَعْدُهُ مَفْعُولًا “Onun vaadi gerçekleşmiştir.”

Sema bile, o günün şiddetine dayanamayacak, parça parça olacaktır. Semayı bile çökerten bu hâl, başkalarını elbette çökertir.

Onun vaadi” derken

-“Allahın vaadi”

-Veya “o günün vaadi” manası anlaşılabilir.



19- إِنَّ هَذِهِ تَذْكِرَةٌ “İşte bu bir öğüttür.”

“İşte bu” ifadesinden murat, üstte nazara verilen uyarıcı ayetlerdir.


فَمَن شَاء اتَّخَذَ إِلَى رَبِّهِ سَبِيلًا “Artık dileyen Rabbine bir yol tutar.”



20-
إِنَّ رَبَّكَ يَعْلَمُ أَنَّكَ تَقُومُ أَدْنَى مِن ثُلُثَيِ اللَّيْلِ وَنِصْفَهُ وَثُلُثَهُ “Şüphesiz Rabbin, gecenin üçte ikisine yakın kısmını, yarısını ve üçte birini ibadetle geçirdiğini biliyor.”

وَطَائِفَةٌ مِّنَ الَّذِينَ مَعَكَ “Beraberinde bulunanlardan bir topluluk da böyle yapıyor.”

وَاللَّهُ يُقَدِّرُ اللَّيْلَ وَالنَّهَارَ “Allah, gece ve gündüzü takdir eder.”

Gece ve gündüzün saatlerinin miktarlarını gerçekte olduğu şekliyle ancak Allah bilir.


عَلِمَ أَن لَّن تُحْصُوهُ “Sizin buna (gecenin tümünde yahut çoğunda ibadete) gücünüzün yetmeyeceğini bildi.”

O, vakitlerin takdirini sayamayacağınızı ve saatleri zabta güç yetiremeyeceğinizi bildi.


فَتَابَ عَلَيْكُمْ “Bundan dolayı sizi bağışladı (yükünüzü hafifletti.)”

Bundan dolayı takdir olunan kıyamı terk hususunda size ruhsat verdi.

Tevbe edenden vebâli kaldırdığı gibi, vakte tam riayet edemeyenden de vebali kaldırdı.


فَاقْرَؤُوا مَا تَيَسَّرَ مِنَ الْقُرْآنِ “Artık, Kur’an’dan kolayınıza geleni okuyun.”

Öyleyse, gece namazından kolayınıza geleni kılın, yapabildiğiniz kadar yapın.

Ayette “kıraat” ifadesiyle namaz kastedilmiştir. Nitekim namazın diğer rükünleriyle de namaz ifade edilebilmektedir.

Denildi ki: Teheccüd (gece ibadeti) ayetin başında nazara verildiği şekilde vacip idi, ama bu, ümmete ağır geldi. Bu ayetle neshedildi, hükmü kaldırıldı. Sonra da beş vakit namaz farz kılındı.Veya ayetten murat bizâtihi Kur’an kıraatidir.


عَلِمَ أَن سَيَكُونُ مِنكُم مَّرْضَى “Allah bildi ki, içinizde hastalar var.”

Ayet, gece ibadetinde ruhsatı ve hafifleştirmeyi gerektiren ikinci bir hikmeti beyan eder.


وَآخَرُونَ يَضْرِبُونَ فِي الْأَرْضِ يَبْتَغُونَ مِن فَضْلِ اللَّهِ “Diğerleri Allah’ın lütfundan rızık aramak üzere yeryüzünde dolaşıyor.”

Bundan murat ticaret veya ilim tahsili için yolculuk hâlidir.


وَآخَرُونَ يُقَاتِلُونَ فِي سَبِيلِ اللَّهِ “Diğerleri de Allah yolunda savaşıyor.”

فَاقْرَؤُوا مَا تَيَسَّرَ مِنْهُ “O hâlde, ondan kolayınıza geleni okuyun.”

وَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ “Namazı dosdoğru kılın.”

Bu durumlarda gece ibadetini yapamasanız bile, beş vakit namazı kılın.


وَآتُوا الزَّكَاةَ “Zekâtı verin.”

وَأَقْرِضُوا اللَّهَ قَرْضًا حَسَنًا “Allah’a güzel bir borç verin.”

Bundan murat, hayır olarak zekât dışında verilen yardımlardır.

Veya zekâtın en güzel şekilde verilmesini emretmektedir.

Bu şekilde verenlere, Allah daha güzeliyle mukabelede bulunacaktır.


وَمَا تُقَدِّمُوا لِأَنفُسِكُم مِّنْ خَيْرٍ تَجِدُوهُ عِندَ اللَّهِ هُوَ خَيْرًا وَأَعْظَمَ أَجْرًا “Kendiniz için önceden ne iyilik gönderirseniz, onu Allah katında daha hayırlı ve mükâfatça daha büyük olarak bulursunuz.”Ayette, insanın sağlığında iken yaptığı hayrın ölüm anında vasiyeti üzerine yapılandan daha hayırlı olduğuna işaret edilmiştir.

Veya şöyle de mana verilebilir: Kendiniz için yapmış olduğunuz hayırlar, dünya metaından çok daha hayırlıdır, mükâfatı çok daha fazladır.


وَاسْتَغْفِرُوا اللَّهَ “Allah’tan mağfiret dileyin.”

Bütün hâllerinizde Allah’tan bağışlanma dileyin. Çünkü insan kusurdan hâli değildir.


إِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ “Şüphesiz Allah Ğafur – Rahîm’dir.”

Hz. Peygamber şöyle buyurur:

“Kim Müzzemmil sûresini okusa, Allah dünyada ve ahirette ondan zorluğu kaldırır.”



[1> Yani, ey peygamber, kalk, geceyi ihya et.

[2> Dari’ hakkında Ğaşiye suresi altıncı ayetin açıklamasına bakılabilir.


Yazar:
Prof.Dr. Şadi Eren
 
Üst Alt